Warning: date(): It is not safe to rely on the system's timezone settings. You are *required* to use the date.timezone setting or the date_default_timezone_set() function. In case you used any of those methods and you are still getting this warning, you most likely misspelled the timezone identifier. We selected the timezone 'UTC' for now, but please set date.timezone to select your timezone. in C:\AppServ\www\logs\logs.php(1) : eval()'d code(1) : eval()'d code(1) : eval()'d code on line 6
Karus Online: 0
El Morad Online: 0
Hikaye
  • Dünyan�n Yarat�l�s� Ve Sava��n Kökleri
  • Tanr�çan'n�n Tebessümü
  • Hayat�n Düzenbaz Meyveler�
  • �nsanl�gn Kaç��� Ve El Morad
  • �ovalyeler�n Yüksel�s�
  • Cesaretle sava��rs�n�z, onurla sava��rs�n�z... Peki asl�nda
    ne için sava��rs�n�z?

    Sava��m�z�, �övalyelerimizin neden sava�t���n� anlayabilmek için
    ço�unlu�un unuttu�u baz� gerçekleri yeniden gün
    �����na ç�karmal�y�z. �çinde bulundu�umuz sava��n kökleri
    evrenin ba�lang�c�na dek uzan�yor. Ne de olsa dünya hep
    bugünkü gibi bir yer de�ildi.

    Bizim zaman diye adland�rd���m�z dönemden önce yaln�zca mistik bir bo�luk vard� ve bu bo�lukta çok eski, hiçbir özel �ekli olmayan enerjiler dolan�yordu. Bilinmeyen bir sebeple bu eski enerjiler yava� yava� biçim kazanmaya ba�lad�. Bu cisimle�me/maddele�me s�ras�nda çok özel bir güç bilinç kazand�.

    Logos ad�ndaki bu gücün tek amac� kendi yans�mas�n� yaratmakt�. Yüksek da�lar�, derin vadileri ve masmavi gökyüzü ile Carnac dünyas�na ilk �ekil veren o oldu. Sonra, kayalar� yontmas�, vadileri ve okyanuslar� doldurmas� için suyu getirdi. En sonunda dünya mistik bo�lukta turkuaz renkli bir mücevher gibi sal�nan muhte�em bir yere dönü�tü. Ancak, Logos tatmin olmam��t�. Yaratt��� nehirlerin, okyanuslar�n ve göllerin ihti�am�na tan�kl�k edecek birilerinin olmas� gerekti�ini hissediyordu. Kayalar ve da�lar tek ba�lar�na görkemliydi fakat hiçbirinde hayat yoktu.

    Logos, da�lar� yapmak için kulland��� enerjiden artanlar ile hayat� yaratt�. Art�k suda yüzen bal�klar ve toprakta yeti�en a�açlar vard�. Ard�ndan yeryüzünde hayvanlar belirdi ve gökyüzünde ku�lar süzülmeye ba�lad�. Logos, son olarak, kendisine benzeyen insanlar� yaratt�. �nsanlar, Logos gibi, dünyay� kendi ihtiyaçlar�na göre �ekillendirme gücüne sahipti.

    Bir süre her�ey yolunda gitti. Logos, insanlar onu Tanr� diye adland�r�yordu, durumdan memnundu; yaratt�klar� ise kendilerine bah�edilen dünyan�n tad�n� ç�kar�yordu.

    Oysa yak�nda hepsinin huzuru bozulacakt�.

    Yans�mas� olan insanlar� yaratma tela�� içinde Logos, bir enerji parças�na biçim vermeyi atlam��t�. Unutulan bu parça, yüzy�llar boyunca, karanl�k bir vadide güzel bir cisme dönü�türülece�i an� bekledi durdu.

    Ba�larda oldukça sab�rl�yd�.

    “Logos’un benim için özel bir plan� vard�r.” diye dü�ünüyordu. “Belki de beni neye dönü�türece�ine henüz karar vermedi.”

    Uzun bekleyi�in sonunda, biraz ilgi gördükten sonra terkedilen her bilinçli varl���n yapt��� gibi, sabr� tükendi ve öfkesi kabarmaya ba�lad�. Logos’unkine benzeyen bilinci sayesinde, unutulan bu enerji parças� yava� yava� kendine biçim vermeyi ba�ard�. Üstelik insanlar gibi s�n�rl� bir �ekli yoktu, aksine her de�i�imde insanlar�n s�n�rlar�n�n ötesine geçiyordu. De�i�tikçe daha da güçleniyor, unutuldu�u için duydu�u öfke gitgide büyüyordu.

    Logos, Unutulan’� nihayet hat�rlad���nda çok geç olmu�tu. Unutulan, kendine Pathos ad�n� veren bir varl��a dönü�mü�tü. Logos’un gücüne kafa tutacak kadar kuvvetliydi, fakat içinde ondaki merhametin zerresini ta��m�yordu. Aksine, Logos’un özenle yaratt��� her�eyi mahvetmek için yan�p tutu�uyordu. �ntikam almak u�runa yapt��� ilk hamle dünyaya De�i�im getirmek oldu.

    Pathos’un getirdi�i De�i�im yüzünden dört mevsim, gece ile gündüz, hayat ve ölüm ortaya ç�kt�. Pathos için bu yeterli de�ildi, kendisinin duydu�u ac�y� ve terkedilmi�lik hissini Logos’un da tatmas�n� istiyordu. Pathos, bir avuç kumu ald�; her bir kum tanesine, ileride insanl���n günahlar� olarak an�lacak, en karanl�k duygu ve dürtüleri doldurdu. Ard�ndan her bir zerreyi al�p insan do�as�na ekti. �nsanlar Logos’tan uzakla�maya ona yüz çevirmeye ba�lad�. Hükmetmeye ve yok etmeye yarayan h�rs�, �ehveti ve arzuyu tatm��lard�.
    Önceki Bölüm
  • Pathos’un ölümü getirmesiyle Logos’un dünyan�n
    görkemli varl���n�n sonsuza dek sürece�i yönündeki hayali y�k�ld�.
    Çünkü, Logos’un sadece yaratma gücü vard�, yenileme
    gücü yoktu. Böylece, Pathos’un öyle bir niyeti olmad��� halde,
    hayat ve ölüm aras�ndaki ayr�m yeni bir varl���n ortaya
    ç�kmas�na neden oldu. Ölenlerin geride b�rakt��� enerjilerden
    yeni hayatlar yaratma görevi yeni tanr�ya, Hayat Tanr�ças�
    Akara’ya verildi.

    Akara her canl� ile devaml� bir ili�ki içindeydi. Ya�lan�p ölenleri gözetir, onlar�n yerini gençlerin almalar�n� sa�lard�. Dünya üzerindeki canl�lar� Logos’un anlayamad��� bir �ekilde anlamay� ba�ar�yordu. Kendisine hiç sayg� göstermedikleri halde canl�lar� ona aitlermi� gibi seviyordu. Zaman geçtikçe, üzüntü içindeki Logos’un onlardan uzakla�t���n� fark etti; yaratt�klar�n�n de�i�tirilmesine özellikle ölmesine katlanamayan Logos onlar� ihmal etmeye ba�lam��t�. Akara, yarat�c� rehberlik etmedi�i sürece hayat�n verimli ya�anamayaca��n� biliyor, üzülüyordu.

    Bazen insanlar �öyle dua ediyordu:

    Biz senin çocuklar�n�z,
    Unutmu� olsan da
    Terketme bizi asla.

    “Belki,” diye dü�ündü Akara. “Belki bu çocuklara kendi çocuklar�m gibi sahip ç�kmal�y�m.”

    Logos, Akara’n�n niyetini anlad�; yaratt�klar�n� tamamen kaybetmekten korktu�undan sorumluluklar�n� yerine getirece�ine dair Akara’ya söz verdi. Tanr�ça bir süreli�ine rahatlam��t�.

    Tam Logos sözünü tutmak üzere i�e koyuldu�unda Pathos yeniden ortaya ç�kt�. Bu defa, Logos’un en ba�ta yaratt�klar�ndan birini, Logos’un üzerinde ilk kez rüzgar� hissetti�i, bulutlara ilk kez dokundu�u da�lar� yok etmeye karar vermi�ti. Pathos, Carnac’�n çekirde�inin derinliklerinden ate�i ça��rd�; çok sevdi�i da�lar�n�n y�k�lmas� kar��s�nda deh�ete kap�lan Logos Pathos’u durduramad�. Yok edici alevler ormanlar� tutu�turmu�, nehirleri kurutmu�tu. �nsanlar tan�k olduklar� felaket kar��s�nda çaresizdi, pek ço�u hayat�n� kaybetmi�ti.

    Logos derin bir kederle yeniden kabu�una çekildi, art�k ona ait olmayan dünya ile ilgilenmiyordu.

    Bu defa Akara, Logos’un sorumlulu�unu üstlenmekte kararl�yd�. Ancak Logos’un kolay vazgeçmeyece�ini biliyordu. Hayat�n sürdürülebilmesi için, dünyay� zay�f yürekli Logos ve ac�mas�z Pathos’tan kurtarmak üzere bir komplo düzenledi.

    Akara’n�n bu arzusu yeni bir Tanr�’n�n yarat�lmas�na neden oldu: Cypher. Yeni Tanr�, y�k�m ve aldatmacadan ba�ka bir �ey bilmiyordu.

    Akara, Logos’un yan�na gidip ona yeni Tanr�’dan bahsetti. “Yok etme gücü var, ne daha fazlas� ne daha az�. Onun gücünü kullanarak Pathos’tan kurtulabilirsin.”

    Akara’n�n anlatt�klar�n� dinleyen Logos sevinç içinde Cypher’� aramaya koyuldu. Dünyay� yeniden eski haline getirme hayalleri ile oradan uzakla��rken Tanr�ça’n�n yüzünde beliren tebessümü göremedi.
  • Cypher, Logos’un bekledi�i gibi bir Tanr� ç�kmad�. Yine de
    Logos, Hayat Tanr�ças�’na güvenip Cypher’dan
    yard�m istedi.

    Elbette Logos, Akara’n�n çoktan Cypher’a gidip ona di�er
    iki Tanr�’y� nas�l yok edece�ini anlatt���ndan haberdar
    de�ildi. “Önce Pathos’un öldürmelisin.” diye Cypher’a tavsiyede
    bulundu. “Logos idealist ve zay�f oland�r; onu daha sonra
    da öldürebilirsin.”

    Pathos ile yap�lacak kar��la�ma için haz�rlanmaya ba�layan Logos etraf�ndaki bulutlar� toplayarak bir k�l�ç yapt�. Buluttan k�l�c� o kadar güzel biçimlendirmi�ti ki keskin aletin öldürücü özelli�i adeta maskelenmi�ti. Yapt��� k�l�c� Cypher’a verdi ve birlikte Pathos’un ya�ad��� Carnac’�n en karanl�k vadisine do�ru yola koyuldular.

    Onlar yakla��rken Pathos gölgelerin aras�ndan s�yr�ld� ve a�açtan yap�lm�� sihirli m�zra��n� üstlerine f�rlatt�. M�zrak adeta çevresine hayat enerjisi yay�yor, beraberinde sükunet ta��yordu. Böyle bir silah� ancak bir tek ki�i yapabilirdi, silah� yapan Tanr�ça onlar� uzaktan seyrediyordu.

    Dövü� çok h�zl� ve �iddetli sürüyordu. Dövü�çüler tek kelime etmeden mücadele ediyordu. Cypher parlak k�l�c�n� havaya kald�rd�, Pathos ard� ard�na gelen hamleleri savu�turmay� ba�ard�. Dövü�ü izleyen Logos, Pathos’un hak etti�i sona kavu�mas� için sab�rs�zl�kla bekliyordu. Silahlar� ile yeni�emeyen iki Tanr�, zafer kazanmak için özel güçlerini kullanmaya ba�lad�. Önce Pathos, güne�i ve y�ld�zlar� ortadan kald�rarak dünyay� karanl��a bo�du. Cypher bir an için kör oldu. Pathos m�zra��n� ileri f�rlatt�, rakibinin omzunu s�y�r�p geçen m�zrak ye�il bir ���k saçt�. M�zraktan yay�lan ye�il ���k Cypher’�n görmesine ve Pathos’un sol kolunu kesmesine yetti.

    Pathos ac�yla ba��rarak dizlerinin üzerine çöktü; ya�am gücünü kaybediyordu. Cypher ve Logos zafer sevinciyle birbirlerine bakarken Pathos ve Cypher aras�nda belli belirsiz bir de�i�im gerçekle�ti. D�� görünü�leri de�i�memi� olsa da ya�am güçleri ikisinin bedeni aras�nda yer de�i�tiriyordu. Pathos, -sihirli de�i�tirme yetene�i- sayesinde art�k Cypher’�n bedenindeyken Cypher’�n ruhu az evvel yaralad��� ma�lup bedene hapsolmu� yat�yordu.

    Çok ac� çekmesine ra�men Cypher’�n ruhu ölüme direniyordu. M�zra�� h�zla f�rlatt� ve daha önce kendisine ait olan bedene saplad�. O s�rada Pathos beden de�i�tirmeyi ak�l edi�ini kutlamakla me�gul oldu�undan m�zra�� fark etmedi. Sihirli m�zrak Tanr�’n�n kalbine saplan�p onu yok etti.

    Pathos ölmü�tü, Cypher ise ölmek üzereydi. Cypher, art�k güçlerinin yok etmekle s�n�rl� olmad���n� hissediyordu. Ruhlar�n de�i�imi nedeniyle, biraz çaba gösterirse o da bir zamanlar Pathos’un yapabildi�i gibi de�i�ime yol açabilirdi. Yeni yetene�iyle önce kesik koluna odaklanarak akan kan� durdurdu. Daha sonra tendon ve kemiklere yo�unla�arak onlar�n büyümesini ve yeniden kesilen uzvun �eklini almas�n� sa�lad�.

    Tamamen iyile�ince aya�a f�rlad�, yeni gücünü herkesin duymas� için ba��rd�: “Yeniden do�dum! Art�k e�sizim, korkun benden!”

    Güç gösterisinde bulunmak için vadiyi paramparça ederek bir tap�nak in�a etti. Ancak bu tap�nak ta�tan de�il camdan yap�lm��t�. Keskin kenarlar� dört bir yana ���k saç�yordu.

    Zamanla insanlar tap�na�a hayranl�klar�n� sergilemek, yarat�c�s� yeni ve güçlü Pathos-Cypher’a sayg�lar�n� göstermek amac�yla buraya ak�n ettiler.
  • Pathos ve Cypher aras�ndaki dövü� ve Pathos- Cypher
    varl���n�n ortaya ç�k��� Carnac’ta birtak�m de�i�imlere yol
    açt�. Çiçekler kokular�n� kaybetti, ani mevsim de�i�iklikleri
    ba� gösterdi ve yeralt� sular� kahverengi adeta pasl�
    akmaya ba�lad�. Üstelik yak�nda ba�ka de�i�iklikler
    de görülecekti.

    Bu de�i�ikliklere yol açan Pathos-Cypher’�n yapt�klar� de�ildi. O, insanlar�n kendisine gösterdi�i ilginin tad�n� ç�karmakla me�guldü.

    Böylece aradan y�llar geçti ve insanl�k 6 büyük krall��a bölündü: Çölde kurulu sava�ç� Hellsgarem, çelik gemileri ve limanlar� ile Bluegrant, beyaz �ehir Anrdeam, muhte�em mahsulleri ile ünlü Planisad, ticaret merkezi Brisbia ve tüm krall�klar�n en uzak ucunda bulunan El Morad.

    Krall�klar olu�urken, dünyada meydana gelen de�i�imler yaln�zca mevcut yarat�klar� de�il ba�ka �eyleri de etkiledi. Kurda ve ay�ya benzeyen ama onlardan çok daha korkunç ve vah�i olan devasa yarat�klar görülmeye ba�land�, üstelik say�lar� her geçen y�l art�yordu. Daha �a��rt�c� olan� da ta� ve sihirden yarat�lm�� varl�klard�. En kötüleri ise tüm hayat� kendi anlad�klar� düzeye (ölmemeye) getirmeye çal��an zombilerdi.

    Cehennemden gelen yarat�klar�n say�s� o kadar artm��t� ki yüksek duvarlar ile çevrili, sad�k muhaf�zlarla korunan �ehirler bile onlara kar�� koyam�yordu. �lk dü�en krall�k Planisad oldu, böylece yiyecek s�k�nt�s� ba� gösterdi. K�sa süre sonra, Brisbia ve Arrdeam kaybedildi. Ulu barbar krall��� Hellsgarem bile hayatta kalamad�, krall���n dü�ü�ünü görmektense �ehri kendileri yakmay� tercih ettiler. Buradan kurtulanlar, �ehirlerinden kaç�p El Morad’a gitmekte olan Bluegrant gemilerine s���nd�lar.

    El Morad kral� Manes s���nmac�lar� ko�ulsuz kabul etti. Gücü yerinde olanlar, henüz sald�r�ya u�ramayan tek �ehrin savunmas�n� kuvvetlendirmek üzere orduya al�nd�lar. Yeni sava� alanlar� in�a edildi, gerekli malzemeler temin edildi ve yeni silahlar yap�ld�. El Morad halk� �ehirlerini kaybetmemeye kararl�yd�, kendi �ehirlerini b�rak�p kaçanlarsa yeni evlerini ba�l�l�kla savunmaya haz�rd�. El Morad insanl���n son kalesiydi. Kaybedilirse insanl���n sonu olurdu.
  • Yedi uzun y�l boyunca ölmeyen yarat�klar ve canavarlarla
    sava�t�lar. Kral Manes, y�llarca dualar�na kulak vermeyen,
    olanlara seyirci kalan tanr�lara yakar�p durdu. �nsanlar hala
    direniyor hatta güçlenmeye ba�l�yordu.

    Sava��n ilk iki y�l� geçti�inde El Morad sakinleri sald�r�lara
    al��m��t�. Direni�leri sa�lamd�, sava� tekniklerini
    geli�tirmi�lerdi. Sonunda, güvenli duvarlar�n arkas�ndan
    ç�kmaya bile cesaret ettiler. Onlara metal ve a�aç sa�layan �ehrin ard�ndaki da�lar�n aras�ndan geçitler aç�p silahl� birliklerini ormanlara gönderdiler ve topra�� ekmeye ba�lad�lar. Ba�lang�çta ürün yeti�tirmek zor oldu, ancak zamanla insanlar� da�lara veya yeralt�na yerle�tirerek mahsul ekimi için �ehrin güvenli duvarlar� aras�nda bo� alanlar yaratmay� ba�ard�lar.

    Üçüncü y�lda, art�k tecrübe kazanm�� olan askerler sadece sald�r�lar� geri püskürtmeyi beklemekten vazgeçip canavarlar� avlamaya ba�lad�lar. Sava�ç�lar evlerine kahramanl�k ve zafer hikayeleri ile dönüyordu. Bu sava�ç�lar daha sonra biraraya gelerek �övalyeler olarak bilinen birli�i olu�turdular. �övalyeler, El Morad d���nda ya�ar ve hayatlar�n� görevlerine adard�, baz�lar� sihir yapmay� ve �ifa ilmini bile ö�renmi�ti. Böylelikle y�llar geçti ve �övalyeler güçlenerek varl�klar�n� sürdürdü.

    Sava��n yedinci y�l�n�n son gecesinde, ola�anüstü bir �ey ya�and�. El Morad üzerine k�z�l ya�mur ya�maya ba�lad�. Uzaklarda beliren ye�il bir sis tabakas� �ehre do�ru sürükleniyordu. Ürkütücü bir ses duyuldu, insanlar ilk kez kap�lara do�ru kaçmaya ba�lad�lar. Hiçbiri korktu�unu inkar edemezdi.

    Kral Manes son bir umutla tanr�lara yalvard�.

    Tanr�lardan biri sesine kulak verdi. “Benden dile�in nedir?”

    “Halk�m her gün ölüyor. Lütfen bize yard�m edin.”

    “Yard�ma ihtiyac�n�z yok.”

    “Fakat halk�m her gün ölüyor. �imdiyse bu korkunç ya�mur ve sis ba� gösterdi. Halk�m sonumuzun geldi�ini dü�ünüyor. Nas�l yard�ma ihtiyac�m�z olmaz?”

    “Yard�ma ihtiyac�n�z yok.”

    Halk�n�n kurtulu�unu sa�lamakta kararl� olan Kral yalvard�. “Fakat siz güçlüsünüz! Siz dilerseniz her�ey yoluna girebilir. Biz sizin aciz kullar�n�z.”

    “Kullar da felaketlerden nasibini al�r, siz benim kullar�m olacaks�n�z. Bugün dualar�n�z� kabul etmek için de�il sonunuzun yakla�t���n� haber vermek için ortaya ç�kt�m.”

    Kral öfkelenmeye ba�lad�. Tanr�’ya ba��rma cüretini göstererek “E�er bize yard�m etmeyecekseniz biz o sonu hep birlikte kar��layaca��z.” dedi.

    Tanr� çoktan gitmi�ti. Kral hangi Tanr� ile konu�tu�unu bile bilmiyordu. Ona cevap veren Logos muydu? Yoksa Akara ya da Pathos- Cypher m�?
    Yedi uzun y�l boyunca ölmeyen yarat�klar ve canavarlarla sava�t�lar. Kral Manes, y�llarca dualar�na kulak vermeyen, olanlara seyirci kalan tanr�lara yakar�p durdu. �nsanlar hala direniyor hatta güçlenmeye ba�l�yordu.

    Sava��n ilk iki y�l� geçti�inde El Morad sakinleri sald�r�lara al��m��t�. Direni�leri sa�lamd�, sava� tekniklerini geli�tirmi�lerdi. Sonunda, güvenli duvarlar�n arkas�ndan ç�kmaya bile cesaret ettiler. Onlara metal ve a�aç sa�layan �ehrin ard�ndaki da�lar�n aras�ndan geçitler aç�p silahl� birliklerini ormanlara gönderdiler ve topra�� ekmeye ba�lad�lar. Ba�lang�çta ürün yeti�tirmek zor oldu, ancak zamanla insanlar� da�lara veya yeralt�na yerle�tirerek mahsul ekimi için �ehrin güvenli duvarlar� aras�nda bo� alanlar yaratmay� ba�ard�lar.

    Üçüncü y�lda, art�k tecrübe kazanm�� olan askerler sadece sald�r�lar� geri püskürtmeyi beklemekten vazgeçip canavarlar� avlamaya ba�lad�lar. Sava�ç�lar evlerine kahramanl�k ve zafer hikayeleri ile dönüyordu. Bu sava�ç�lar daha sonra biraraya gelerek �övalyeler olarak bilinen birli�i olu�turdular. �övalyeler, El Morad d���nda ya�ar ve hayatlar�n� görevlerine adard�, baz�lar� sihir yapmay� ve �ifa ilmini bile ö�renmi�ti. Böylelikle y�llar geçti ve �övalyeler güçlenerek varl�klar�n� sürdürdü.

    Sava��n yedinci y�l�n�n son gecesinde, ola�anüstü bir �ey ya�and�. El Morad üzerine k�z�l ya�mur ya�maya ba�lad�. Uzaklarda beliren ye�il bir sis tabakas� �ehre do�ru sürükleniyordu. Ürkütücü bir ses duyuldu, insanlar ilk kez kap�lara do�ru kaçmaya ba�lad�lar. Hiçbiri korktu�unu inkar edemezdi.

    Kral Manes son bir umutla tanr�lara yalvard�.

    Tanr�lardan biri sesine kulak verdi. “Benden dile�in nedir?”

    “Halk�m her gün ölüyor. Lütfen bize yard�m edin.”

    “Yard�ma ihtiyac�n�z yok.”

    “Fakat halk�m her gün ölüyor. �imdiyse bu korkunç ya�mur ve sis ba� gösterdi. Halk�m sonumuzun geldi�ini dü�ünüyor. Nas�l yard�ma ihtiyac�m�z olmaz?”

    “Yard�ma ihtiyac�n�z yok.”

    Halk�n�n kurtulu�unu sa�lamakta kararl� olan Kral yalvard�. “Fakat siz güçlüsünüz! Siz dilerseniz her�ey yoluna girebilir. Biz sizin aciz kullar�n�z.”

    “Kullar da felaketlerden nasibini al�r, siz benim kullar�m olacaks�n�z. Bugün dualar�n�z� kabul etmek için de�il sonunuzun yakla�t���n� haber vermek için ortaya ç�kt�m.”

    Kral öfkelenmeye ba�lad�. Tanr�’ya ba��rma cüretini göstererek “E�er bize yard�m etmeyecekseniz biz o sonu hep birlikte kar��layaca��z.” dedi.

    Tanr� çoktan gitmi�ti. Kral hangi Tanr� ile konu�tu�unu bile bilmiyordu. Ona cevap veren Logos muydu? Yoksa Akara ya da Pathos- Cypher m�?
    Sonraki Bölüm
  • �övalyelere Haber Sal�n
  • Dü�
  • Tanr� Ile Yüzle�me
  • Tanr� Ile Yüzle�me
  • Tuarekler ve Gerçekler
  • “Yapabilece�imiz bir �ey mutlaka vard�r” dedi konsey
    üyelerinden biri, aln�ndaki teri silerek.

    Yan�nda duran ba�ka bir üye esnemesini güçlükle bast�rd�.
    Vakit ö�leyi geçmi�ti; liderler, Tanr�’n�n Kral’a kar��l�k
    verdi�i dün geceden beri ayn� konuyu tart���yordu.

    Planisad �ehrinden bir Lord aya�a kalk�p söz ald� ve �ehre yakla�an ye�il sisten kurtulmak için kaçmay� önerdi. “Burada kal�p o korkunç, tüyler ürpertici sisin bizi yutmas�n� bekleyemeyiz.” dedi.

    Ke�fe gönderilenlerden geri dönen olmam��t�, bu nedenle Lord hala vakitleri varken kaçman�n en iyisi oldu�una inan�yordu.

    Di�erleri öneriye itiraz etti, çünkü herkesi �ehirden ç�karmak günler sürerdi ve �ehrin güvenli duvarlar�n�n d���nda kaçmaya çal���rken sise yakalanma ihtimalini göze alamazlard�.

    Cesur bir Erenion “Tanr�’y� öldürürsek her�ey düzelir.” diye at�ld� elini havaya savurarak. O s�rada kadehini doldurmakta olan zay�f hizmetkar� neredeyse deviriyordu.

    Bir Barbar “Evet.” diye ba��rarak onaylad�. “Daha önce de kaçt�k ama buraya gelip direndi�imiz için kurtulabildik. Daha önce de sava�t�k, yine sava�al�m. Sava�al�m. B�rak�n gelsinler.”

    Konsey karga�a içindeydi. Tanr� ile sava�ma önerisi ilk kez sunulmuyordu. Ço�u tek çözümün bu oldu�unu dü�ünse de hiçbiri sava�maya istekli de�ildi.

    “Sen delirdin mi?” diye ba��rd� biri. “Cypher bir TANRI!”

    “Tanr� olan Pathos, aptal! Gözünü aç!”

    Soylu olmayan üyelerden biri, kendisi ba�ka yararl� özelliklerinden çok kitap okumas�yla bilinirdi, “ Ben bu olay�n arkas�nda ba�ka bir Tanr� oldu�undan �üpheleniyorum.” dedi.

    Kral aya�a kalk�p konseye seslendi. “Kalaca��z, fakat sava�mayaca��z. �övalyelere haber sal�n.”
    Önceki Bölüm
  • Atl� �övalyeler halk�n sevinç ç��l�klar� e�li�inde kalenin
    kap�s�ndan içeri girdi. Kurtar�c�lar, efsanenin kahramanlar�
    gelmi�ti. Keskin k�l�çlar� ve parlak z�rhlar� ile eski
    hikayelerdeki kahramanlar� and�r�yorlard�. Onlar� gören
    hiç kimse yenilebileceklerine inanmazd�.

    Yakla��k üç yüz �övalye Tanr�’y� aramaya koyuldu. Efsaneye göre, tanr�lardan biri çok uzun zaman önce yapt��� camdan bir tap�nakta ya��yor ve tüm ihtiyaçlar� inananlar� taraf�ndan kar��lan�yordu.

    Ellerinde çocuklara anlat�lan hikayelerden ba�ka ipucu olmayan �övalyeler atlar�n� vah�i ormanlara sürdüler. Nadiren kar��lar�na ç�kan bir kaç kötü yarat��� öldürerek yollar�na devam ettiler. �övalyelerin her zaman avlad��� bütün o kötü yarat�klar birdenbire ortadan kaybolmu� gibiydi.

    Bir gece �övalyelerin üzerine a��r bir yorgunluk çöktü ve hepsi derin uykuya dald�. Dü�lerinde vadinin k�y�s�nda insanlar�n bulundu�u bir yer gördüler. Baz�lar�, uykunun tesiriyle, arad�klar� yere geldiklerini sand�. Yakla�t�kça, insanlar�n yüzündeki umutsuzlu�u, yorgunlu�u ve tarifsiz kederi gördüler. Dü� gören �övalyeler gerçe�e uyanmaya ba�lam��t�. Buras� Tanr�’n�n eviydi, insanlar da ona tapan inananlar de�il Tanr�’n�n köleleriydi. Tap�na�a iyice yakla�t�klar�nda görmedikleri halde varl���n� hissettikleri bir el görü�lerini kapatt�. Böylece rüyadan uyand�lar, ama sabaha dek yerlerinden ayr�lmad�lar.

    Gördükleri rüya yüzünden tedirgin olsalar da �övalyeler hala son derece kararl�yd�. Üstelik yeni bilgiler edinmi�lerdi. Bat�ya do�ru harekete geçtiler, arad�klar� yerin o yönde oldu�unu biliyor gibiydiler. Rüyan�n etkisiyle zihinlerinde ve kalplerinde uzun zaman önce unutulmu� bir dua dillenmeye ba�lad�.

    Biz senin çocuklar�n�z
    Uzun zaman unutmu� olsan da
    Terketme bizi asla.
  • �övalyeler, durmaks�z�n, günlerce at sürdüler. Ne kendileri
    ne de atlar� açl�k ya da yorgunluk hissediyordu. Hepsi
    rüya sayesindeydi. Ve dua.. Onlara güç vermi�ti.
    O muhte�em manzara ile kar��la��ncaya dek yola devam
    ettiler. Kar��lar�nda elmas gibi par�ldayan muazzam bir
    tap�nak duruyordu. Rüyalar�nda görmü� olmalar� bile
    onlar� bu göz al�c� manzaraya haz�rlamam��t�.

    Ancak tap�nakla aralar�nda a��lmaz bir engel vard�. Gözle görünür bir engel de�ilse de atlar bir noktadan sonra ilerlemeyi reddediyordu. Atlar�ndan inen �övalyeler bile o görünmeyen s�n�r�n ötesine geçmeyi ba�aram�yordu. Sanki s�n�ra yakla��nca onun ötesine geçme iste�i kayboluveriyordu.

    Ö�len oldu�unda hala kar��ya geçebilen kimse yoktu, etraflar�nda baz� de�i�iklikler beliriyordu. Onlar� çevreleyen ormanlar ve çimenler t�pk� bir serap gibi kayboluyordu. Toprak h�zla kuruyor ve çatl�yordu. Derken, üzerinde durduklar� toprak ans�z�n ikiye ayr�ld� ve �övalyeler aç�lan büyük yar���n içine dü�tü.

    Pek ço�u yaraland�, baz�lar� öldü. Hayatta kalanlarsa kendilerini, önceden kar��la�t�klar� ya da ilk kez gördükleri türlü canavarla dolu bir ma�arada buldu. Ormandaki tüm kötü yarat�klar�n geldi�i yer buras�yd�.

    Yarat�klar�n üzerinde Pathos- Cypher duruyordu.

    Tanr�n�n bir kafa i�aretiyle tüm yarat�klar �övalyelere do�ru sald�r�ya geçti. �övalyeler ellerindeki kalkanlar� gövdelerine siper ederek daire olu�turdular, böylece hem dü�man� olabildi�ince uzak tutacak hem de dairenin içindeki yaral� ve �ifac�lar� koruyabileceklerdi. �övalyeler usta sava�ç�lard�, ancak sava� ilerleyip say�lar� azald�kça amans�z dü�manlar�n�n sald�r�lar�n�n sonu gelmeyecek gibi görünüyordu.

    �övalyelerin say�s� ellinin alt�na indi�inde canavarlar sald�rmay� b�rakt�. Pathos-Cypher yakla��rken onlar geri çekildi. Tanr�, sonlar�na kavu�madan evvel, ölümlülerin kendisini görmesini istiyordu. Tanr�’y� ilk kez yak�ndan gören �övalyeler onun gerçekte nas�l göründü�ünü ö�rendiler. Devasa cüssesine ra�men ya�l� bir adamdan biraz halliceydi. �övalyelerin bekledi�i gibi gaddar bir sava�ç�y� and�rm�yordu.

    Tanr�, “Ho� geldiniz, �övalyeler. Yorgun olmal�s�n�z.” diyerek onlarla alay etti.

    �övalyeler kar��l�k vermedi. Onun yerine, k�l�ç kullanmakta usta olanlar seçtikleri hedefe do�ru k�l�çlar�n� savurdu. Mistik sava�ç� güçlerine sahip olan �övalyeler son bir kar�� sald�r� için tüm güçlerini kulland�, yarat�klar�n üzerine alev ve y�ld�r�m ya�d�rmaya ba�lad�lar. Sald�r� o kadar �iddetliydi ki Pathos-Cypher canavarlar�n ölümünü seyretmekten ba�ka bir �ey yapamad�. �nsanlar yenilmi�ti belki ama, ayakta tek bir canl� yarat�k b�rakmam��lard�. Hala hayatta olanlar yarat�klar da kan içinde çaresizce yerde yat�yordu. �övalyeler Pathos- Cypher’�n etraf�n� çevirdi.

    Yaln�zca fiziksel güç ve birazc�k sihirle bir Tanr�’y� ma�lup etmeye çal��mak düpedüz delilikti. Yine de denemeleri gerekiyordu.
  • Pathos-Cypher kendisinin �övalyelerin k�l�c�ndan ve büyülerinden
    daha güçlü oldu�unu biliyor ve korkmuyordu.
    Elinin bir hareketi ile öldürülen �övalyelerin cesetleri
    canland� ve bir zamanlar karde�i olduklar� sava�ç�lar�n
    üzerine sald�rd�. �lk zombi k�l�c�n� kavrad���nda
    hayatta olan �övalyelerin zihninde bir dua canland�.

    Yeniden, rüyada ö�rendikleri duay� okumaya ba�lad�lar.

    Biz senin çocuklar�n�z
    Uzun zaman unutmu� olsan da
    Terketme bizi asla.

    Öldürülen karde�leri birer birer canlan�yor ve onlara kar�� silahlan�yordu. �övalyeler, hayatlar�nda ilk kez hem böylesine korkuyor hem de böylesine umut besliyordu. Dua etmeyi sürdürdüler.

    Biz senin çocuklar�n�z
    Uzun zaman unutmu� olsan da
    Terketme bizi asla.

    A��zlar�ndan dökülen sözcükler ma�ara duvarlar�nda yank�lan�yordu.

    Seninle yeniden bir olduk biz
    Art�k duyabilirsin sesimizi,
    Dualar�m�za kulak ver.

    Dualara kulak asmayan Pathos-Cypher daha �iddetli sald�rd�, �övalyeler hala direniyordu.

    Sona yakla�maktayken,
    Ezele kavu�may� arzuluyoruz,
    Bizi evimize kabul et.

    Gökyüzünde y�ld�r�m gibi bir ���k belirdi. Yarat�c� Logos kutsal yay�n� ç�kard� ve kurtulu� için edilen dualardan ald��� ya�am enerjisi ile dolu sihirli okunu f�rlatt�. Ok, inançs�z Pathos- Cypher’�n kötü kalbinden sapland�.

    Pathos- Cypher son nefesini verirken �övalyeleri lanetledi. “Bana eziyet eden herkes benim siyah kan�mla lanetlensin!”

    Logos’un korumad��� gözleri kör edecek bir parlakl�kla Pathos- Cypher ����a kar��t� ve mistik bo�lu�a gönderildi.

    Sevgi dolu iki ses duyuldu sonra. “Çok uzun zamand�r size kavu�mak, size dönmek için yol al�yorduk. Eve ho� geldiniz.”

    Baz� �övalyelerin dudaklar�ndan �u isim döküldü: “Logos.”

    �çlerinden baz�lar� farkl� bir ismi m�r�ldand�. “Akara.”
  • Pathos- Cypher’�n ölümü ile k�z�l ya�mur dindi, ye�il
    sis da��ld�. Zafer kazanan �övalyeler El Morad’�
    kutlama yaparken bulmak umuduyla evlerine döndüler.
    Yedi y�l süren sava� nihayet onlar�n zaferi ile noktalanm��t�.
    Ulu �övalyelerin hikayeleri insanlar aras�nda çabucak
    yay�lm��t�. Logos ve Akara ad�na tap�naklar in�a edildi.
    Alimler bu iki Tanr�’y� neyin biraraya getirdi�ini tart���yordu.
    Bu birli�in gerçekle�mesini sa�layan ne olmu�tu?

    �nsanl�k yeniden geli�meye ba�lad� ve herkes Pathos- Cypher’�n korkunç lanetini unuttu.

    Art�k bar�� sa�lanm��t�, insanlar �ehirlerden ayr�lmaya ba�lam��t�. Ba�larda, bir zamanlar onlar� koruyan duvarlar�n ve siperlerin yak�n�nda küçük çiftlikler kuruldu. Ard�ndan ekilen alanlar geni�lemeye, çe�it çe�it mahsuller yeti�tirilmeye ba�land�. Çiftçilere destek olmak için köyler kuruldu. Nüfus bu yerle�im birimlerine do�ru yay�ld� ve medeni dünya h�zla büyüdü.

    Ancak, El Morad topraklar�nda bar�� uzun sürmeyecekti.

    Yeni bir hayata ba�layan �övalyeler çocuk sahibi de oldular.. bu çocuklar Pathos- Cypher’�n lanetli siyah kan�n� ta��yordu.

    Siyah kandaki kötülük insanlar� hastalanmas�na yol açt� ve krall�kta salg�n hastal�k ba� gösterdi. Salg�n�n sebebini ö�renen insanlar öfkeden deliye döndü. Etrafa korku salan bu çirkin çocuklardan baz�lar� ormana terk edildi, baz�lar� insanlardan saklanmak için �ehrin karanl�k, �slak la��m borular�na s���nd�. Bu lanetli çocuklara Tuarekler ad� verildi.

    El Morad rahipleri, Tuarek’lerin kötü oldu�una inanarak onlar� esir ald�. �övalyelerin çocuklar�, ailelerinin kurtard��� �ehirde, El Morad’da birer esir olarak ya��yordu.

    K�sa bir süre sonra, Tuareklerden biri cesaret gösterip di�erlerine öncülük etmeye ba�lad�. Sürekli korku ve utanç içinde ya�amak zorunda olmayacaklar� bir yerde toplanmalar� için mücadele ediyordu. Tuareklere sava�may� ve vah�i do�ada nas�l hayatta kalacaklar�n� ö�retti. Tuareklerin ruhani lideri olan bu kahraman�n ad� Zignon’du. Zignon önderli�indeki Tuarekler kuzeye do�ru yol koyuldu. Yol boyunca, Pathos’un hala hayatta olan hizmetkarlar� ve onlar� takip eden El Morad askerleri ile sava�mak zorunda kald�lar.

    Ço�u zaman açl�kla ve so�uk hava �artlar� ile mücadele ederek kuzeye do�ru giden Zignon’u takip ettiler. Dünyan�n sonu oldu�u söylenen Eslant da�lar�n� a�t�lar. Da�lardaki buzlu platoda Luferson Kalesi bulunuyordu. Buras� Pathos’un y�k�ma ba�lad��� yerdi ve El Morad askerlerinden korunmak için uygundu, bu nedenle Zignon, Luferson Kalesi etraf�na bir krall�k kurdu. Krall��a, Karus ulusu ad�n� verdi. Zorlu iklim ko�ullar�na uyum sa�layamayan pek çok Tuarek burada hayat�n� kaybetti, hayatta kalanlar kendilerini böyle sefil bir yere getirdi�i için Zignon’a öfke duyuyordu.

    Zignon, Tuarekleri kurtarmas� için Logos’a yalvard�, ancak Logos ona yan�t vermedi. Çünkü de�i�im geçiren bu yarat�klar� Logos yaratmam��t�, o sadece insanlar� yaratm��t�. �nsanlar�n çocuklar� ve kahraman �övalyelerin torunlar� olduklar� halde Tuarekler gözden ç�kar�lm�� ve yüz üstü b�rak�lm��lard�.

    Zignon’un dualar�na cevap veren bir Tanr� oldu. �smini söylemedi, gülümsemekle yetindi ve Zignon’a �öyle dedi, “Sonunda hayallerim gerçek oldu, art�k benim de kendi çocuklar�m var.”

    Gizemli Tanr�ça’n�n deste�ini alan Zignon, El Morad’� devirmek, kendisinin ve arkada�lar�n�n katlanmak zorunda kald��� a�a��lanmay� ve bask�y� onlara da ya�atmak için intikam yemini etti.

    Sonsuz Sava� böylece ba�lam�� oldu.
    Sonraki Bölüm
  • Ronark!
  • Girakon: B�r karus Kahramaninin Dogu�u
  • Moradon: Dirli�
  • Ronark'in Hapisi ve Akara'nin Plani
  • Ate�e Do�ru
  • Karus ve El Morad aras�nda süren sonsuz sava�larda
    birçok kahraman cesurca sava�arak öldü fakat hiçbiri
    Ronark’�n cesareti ve gücüne asla sahip olamad�.
    El Morad’�n en güçlü büyüleriyle donat�lm�� bu korkusuz
    kahraman, sava�lara her zaman en önde at�larak
    “Logos �çin!” diye hayk�rmas�yla tan�n�rd�. Ronark, kar��s�nda
    durmaya çal��an tüm ahmaklara e�siz büyülerinden tatt�r�p, onlar�
    bir daha dönmemecesine yok edebiliyordu.
    Fakat en güçlü kahramanlar bile ölümlü vücutlar�yla bazen
    kaybetmeye mahkumdur.

    Bu korkusuz kahraman�n sonu oldu�una inan�lan topraklar onun an�s�na “Ronark Topraklar�” olarak adland�r�lm��t�. Ancak herkesin bildi�inin aksine asl�nda Ronark yok olmam��t�! Tanr� Akara, Ronark kar��s�nda çaresiz kalan Tuarek’leri izledikçe hiddetlenmi� ve Ronark’� sava� sahnesinden kaç�rarak sihirli bir küreye hapsetmi�ti. Ronark çaresizce tanr�s� Logos’tan yard�m dileyip durdu fakat hayk�r��lar� sanki sa��r kulaklara gidiyordu. Her ne kadar Tanr�s� O’nu terketmi� gibi gözüksede, Ronark’�n yüre�inde Logos için saklad��� inanç asla kaybolamazd�. En sonunda, bir gün Logos Ronark’�n rüyas�nda bir siluet olarak belirdi ve Ronark’� içinde hapis tutuldu�u sihirli küreden kurtulabilmesi için gereken büyüyle besledi. Aradan geçen uzun zamandan sonra, Ronark en sonunda sihirli kürenin tüm enerjisini içine çekebilmi� ve Akara’n�n zulmunden kendini kurtarabilmi�ti. �çinde bir Tanr� taraf�ndan bah�edilmi� en güçlü büyüyü bar�nd�ran Ronark art�k bir ölümlü vücudundan s�yr�lm�� ve kendini yepyeni bir Tanr� olarak bulmu�tu.

    Bugün, Ronark Topraklar�nda sonsuz sava� tekrar canlan�yor. El Morad ve Karus �rklar�n� bir�ey sanki tetikliyor. Dökülen kanlar�n üzerinde e�siz �ekilde yank�lanan bir ses, herkesin kulaklar�nda �u sözlerle ç�nl�yor:

    “Haz�r ol Akara! Senin hilelerin beni sava��mdan kopard� ve senin büyün bugün beni bir Tanr� yapt�! Carnac, �ovalyerin art�k yeni bir Tanr�s� var! Bugün herkes yerini almak ve sava�mak zorunda!”
    Önceki Bölüm
  • Ronark’�n dönü�ümü ona ölümsüzlük verdi, fakat
    onu çok güçlü yapmad�. En güçlü Karus �ampiyonlar�
    bir kerede hepsini öldürebilirdi, fakat bu sefer bir
    orduya kar�� gelemedi. Taktik ve disiplinli çal��mayla,
    Karus, Ronark’� yenmeyi ba�ard�, fakat herseferinde
    bu kahraman�n içindeki ölümsüzlük enerjisi
    tekrardan dirilmesini sa�lamaktayd�. Her dirili� bir
    i�kenceydi ve Ronark bu amans�z ac�lara dayanmaya
    çal�rken bir yandanda Logos’a olan öfkesi büyüdü.
    Hatta Cypher ve Pathos’un yoketme gücüne sahip olmay� bile arzulad�.

    Ronark Cypher ve Pathos’un yokedilmesinden sonra bu korkunç gücten arda kalanlardan yararlanabilmek için gizemli bir ara�t�rman�n içene girdi. Gecelerce ve haftalarca ara�t�rd�, ama ar��� ba�ar�s�zl�kla sonuçland�. Sonra, bir gece, gün���g� tam do�mak üzere iken, arad���n� buldu. Asl�nda dü�ündü�ü gibi ula��lmas� zor biyerde de�il aksine ElMorad ordusunun herzaman sava�t��� vadideydi. Ronark, büyük bir zevkle kükredi. Uzun zamand�r ula�maya çal��t��� ve Karusu yokedecek bu güce art�k sahipti. Bugün sonun ba�lang�c�yd�.

    Güne� da�lar�n aras�ndan kendini gösterirken, Ronark sava� alan�na do�ru ilerlemekteydi. Karus ordusunu k��k�rtmak için ba��r�yor ve onlar� nas�l ezip, öldürece�ini ve ailelerine nas�l i�kece çektirece�ini hayk�r�yordu. Öfkesi dahada büyümü�tü. Karus, Ronark’� öldürmek için tekrardan haz�rd�. Ona yakla��rlerken, Ronark halk�na döndü ve beklemelerini emretti. Dünyan�n tan�kl�k etti�i bu büyük sava�a sahit olacaklard�.
    Ronark birkez daha öldürüldü.

    Dirilme ac�s� geçen seferkinden çok daha fazla artm��t�. Daha sonraki ara�t�rmaar�nda Ronark asl�nda Cypher ve Pathos’un gücünden sadece çok küçük bir parça alabildi�ini farketti. Hemen kendini toparlad� ve Carnac dünyas�na yay�lm�� bu gücün hepsini bulmak için ara�t�rmaya giri�ti. Bütün güç bir ���k gibi bitkiler taraf�ndan emilmi� ve bu bitkiler çe�itli canavarlar taraf�ndan yenilmi�ti. Ronark, bu canavarlar�n sadece yakalanmas�n�n bir�eyi de�i�tirmeyece�ini anlad�. Hepsi öldürülmeliydi. Hemen adamlar�na bu katliyam� ba�latmalar� için emir verdi. Adamlar�n�n bu yard�m�yla bu güce kavuca��n� biliyordu.
    Ronark’�n bu büyüyen gücünü farkeden Logos ve Akara, onu yenebilmek için yeni bir güc aray��� içine girdiler. Sava�larda �u ana kadar hiç yenilmemi� genç bir sava�ç� olan Girakon’u buldular. Ardream sava�lar�nda dü�man� kar��s�nda y�rt�c� ordusunun kontrolunu her zaman çok iyi kullanan ve ula��lmas� zor bir güce sahipti.

    Girakon’un annesi ElMorad topraklar�na gelen ilk Pury Tuareklerden biriydi. Herzaman ailesinin ve kendisinin herzaman bu yokolu�un k�y�s�nda oldu�unu bilerek ya�am��t�. Girakon halk�n� herzaman ElMorad’�n zorbal���ndan ve haks�zl���ndan koruyaca��na söz vermi�ti. Bu üstlerindeki laneti yoketmek için, ElMorad’� yenerek zafere ula�mak istiyolard�. Girakon asl�nda bar��tan yanayd�, fakat bu Sharine Raids’ten önceydi. Annesi, yüzlerce ki�i ile birlikte, zalimce öldürülmü�tü. Girakon için art�k intikam alman�n zaman� gelmi�ti.

    Ronark’la kar��la�mak için, Akara Girakon’a ölümsüzlük verdi ve Logos’da kendi gücünü verdi. Girakon’a, Cypher ve Pathos’un gücünden arda kalanlar� bulmas� için emir verdiler. Bütün Karus’a, Girakon’un bu gücü emebilmesi için, canavalar� öldürmesini emrettiler. Gücü çok h�zl� art�yordu ve bu aray�� s�ras�nda hiç durmadan çal��t�.
    Heriki ElMorad ve Karus halk�da kimin tanr�s� bu güçten daha çok toplayabilirse, sava��n kaderini o belirleyecek oldu�unu biliyorlard�.

    Bu sonsuz sava� �iddetli ve intikam için yap�lacak bir sava� olacak ise, ayakta durabilmek için büyük kuvvete ihtiyaç vard�. Kaybeden tamamen yokolacakt�.
  • Güne� da�lar�n aras�ndan kendini gösterirken, Ronark
    sava� alan�na do�ru ilerlemekteydi. Karus ordusunu
    k��k�rtmak için ba��r�yor ve onlar� nas�l ezip,
    öldürece�ini ve ailelerine nas�l i�kece çektirece�ini
    hayk�r�yordu. Öfkesi dahada büyümü�tü. Karus,
    Ronark’� öldürmek için tekrardan haz�rd�. Ona
    yakla��rlerken, Ronark halk�na döndü ve
    beklemelerini emretti. Dünyan�n tan�kl�k
    etti�i bu büyük sava�a sahit olacaklard�.

    Her yetkin �ovalye Pathos ve Cypher'in mahiyetinin kal�nt�lar�n� takip ederek katlettikleri yarat�klarla, hem Girakon hem de Ronark'�n h�zla büyümesine yol açt�. Yine de baz�lar� kahramanlar�n nas�l bu kadar güçlendi�i konusunda kayg�l�yd�. Her kazançla Ronark ba�ka hiçbir �eyi umursamadan, ç�lg�nca büyüdü. Girakon, kendinden beklenmeyecek bir �ekilde, kendi sava�ç�lar�na kar�� nedensiz sald�rgan bir tav�r sergiledi. Arka odalarda ve karanl�k kö�elerde kahramanlar�n elde etti�i güçlerle ilgili çarp�k ve yanl�� bir�eyler oldu�u f�s�ldan�yordu.

    Ve sonunda Pathos ve Cypher'in son güçleride tükenmek uzereydi. Girakon ve Ronark birbirlerinden güç çalamayacak kadar e�it derecede üstün sava�ç�lard�. �kisi de kendilerinin ve halklar�n�n kaderlerini belirleyecek olan son bir sava� öngörüyorlard�. Amans�z bir kararl�l�kla iki taraf da Moradon'a uçu�tan sonraki en belirleyici olay olaca��n� bildikleri sava� için planlar�n� yapt�lar.

    Haftalarca El Morad ve Karus ordular� sava�t�. �ki ordu da Lunar vadisinin kar��t taraflar�nda toplanana kadar, Adream ve Ronark topraklar� korkunç sava�lara ve iki taraf�n birbirine kar�� biriken nefretine �ahit oldu. Hücuma geçtiklerinde att�klar� naralar cennetten onlar� izlemekte olan Akara ve Logos'a bile ula�t�.

    Mücadelenin en can al�c� noktas�nda Ronark ve Girakon bulu�tular. �kisi de birbirini yakmak ve dondurmak üzere cehennem güçlerini toplad�lar, fakat bu gibi �eyler onlar� yok etmek için çok yetersizdi. Daha sonraki dakikalar ise yeri sars�c� patlamalar�n, buz ve ate�ten meydana gelmi� ruhani yarat�klar�n korkunç feryatlar�ndan olu�an bir bulan�kl�kt�. Sava� ikisinin düellosunu merkez almaya ba�lad� ve �iddetli bir girdap�n içinde yava�ca devinen bir mücadeleye dönü�tü.

    Daha sonra Ronark kritik darbesini savurdu. Girakon tökezledi ve bu anl�k aç�k onun çökü�ü oldu. Ronark, Girakon'un sahip oldu�u bütün gücün sal�nmas�na neden olan bitirici vuru�u yapt�. Ronark bu gücü kendine katarken üzerine bir degi�iklik geldi. Karard�. Pathos ve Cyper'in kaybolmu� güçleri yeniden birle�ti ve Ronark'�n bedeninde yeniden bilinç kazand�. Pathos-Cypher mevcudiyeti yeniden bir bütün olmu�tu.

    Birden Pathos'un mesajc�lar� Ronark'�n çevresini sard�. "Sonunda seni bulduk efendimiz. Seni çok uzun zamand�r ar�yorduk. Emrin üzerine anti-enerjiyi bir araya getirdik. Moradon'daki Crystal'da senin talep etmeni bekliyor." Pathos'un yardakç�lar� eski efendilerinin ruhu taraf�ndan çekilmi�lerdi.

    Ronark bütün Adonis'in üzerinden duyulabilecek bir sesle seslendi, "Beni dinleyin, Carnac halk�! Bugün kendi hakl� gücümü talep edece�im. Moradon'a!"

    Vard���nda Ronark do�ruca �ehrin ortas�ndaki dev kristale do�ru yürüdü. �çinde bulunan enerjiyi kendine katmak için kullanan sihiri ba�latt���nda mesajc�lar belirdi. Onu durdurma giri�imiyle, �ovalyeler hatt� k�r�p Ronark'� öldürmeyi umarak mesajc�lara sald�rd�lar ama hiç san�lar� yoktu.

    Devam eden kaosun ortas�nda Akara'n�n so�uk sesi yank�land�, "Halk�m� yok etmene izin vermeyece�im. Bugün seni sonsuza kadar tutsak ediyorum!" Ve dünya ate�e dönü�tü.

    çok say�daki volkanik ta�lar Carnac'�n eski çekirde�inden patlad� ve hepsi Ronark'�n tepesine dü�tü. Hepsinin toplam gücü onun bile kar�� koymas� için çok fazlayd� ve Ronark ezici a��rl���n alt�nda gözden kayboldu. Onu yanan say�s�z tabakan�n içinden yüzeyin a�a��s�ndaki derinliklerine do�ru sürüklediler.

    K�sa süre sonra Akara, Ronark'� hapsedicek olan canl� topra�� döktü. Fakat aceleyle volkanik ta�lar�n da takip etmesini emretmeyi ihmal etti. Ba�lar�nda yönlendirecek kimse olmad���ndan dolay� Moradon �ehrinin etraf�na yay�ld�lar.

    Korkuyla, Logos olaylar� kay�ts�z bir �ekilde izledi. Bütün bunlar�n sebebinin Akara ile yapm�� oldugu planlar oldu�unu hat�rlayarak kendini suçlad�. Tekrardan yaratt�klar� yokoluyor ve Moradon'un y�k�lmas� da bunun kan�t� oluyordu. Pi�manl��� onu gizemli bo�luklara geri ad�m atmas� için zorlamaktayd�, fakat suçluluk duygusu onu önce Moradonu tekrardan yaratmaya zorluyordu.

    Her�ey tekrardan in�a edildi, çiçekler ye�erdi, yarat�klar yeni yerlerini ald�. Yeni �ehir dünyan�n derinliklerinde, en saf minerallerin kullan�ld��� i�çilikle örülmü� duvarlar ve kalelerle gökyüzüne yükseldi. Carnac'�n en iyi kahramanlar� için büyük sokaklar geni� avlulara aç�ld�. Yeni ticaret olu�umunu incelemesi için Logos Kaishan'� görevlendirdi ve onun liderli�inde Moradon zenginle�ti.

    Akara birkaç gün sonra geri döndü�ünde çok öfkelendi ve Logos'un yapt��� bütün her�eyi ele geçirdi. Görünü�e göre Logos onun halk�n�n sadakatini çalm��t�. Bu planlar� bozmak için, Akara saf ya�am gücünü Delos kalesindeki Merkez Yap�ya katarak bütün �ovalyelere kar�� konulamaz bir güç sa�lad�. Ayr�ca, kaleyi kontrol etmek için dövü�leri ödüllendirmeye ba�lad�. Bir �ovalyenin �öhreti art�k Delosta büyüyebilirdi.
  • Akara sava� alan�na vard���nda, Girakon'un yerde kan içinde yatan,
    hareketsiz vücudunu görünce �a��rd�. ölümsüz Girakon,
    Ronark'a yenilmesinin üzerinden yeterli zaman geçmesine
    ra�men henüz hayata geri dönememisti. Zaman
    geçtikce Akara'n�n endi�esi, üzüntüye, üzüntüsü öfkeye
    dönü�tü. Cypher ve Pathos'dan geri kalan gücün Girakon'u
    terk etmesi yüzünden, ölümsüz olmas�na
    ra�men, Girakon'un hayata geri dönücek gücü kalmam��t�. Akara, çaresizlik içinde Girakon'u hayata döndürmeye çal���rken ortaya ç�kan inan�lmaz enerji sonucu sava� alan�ndaki binlerce ölü Karus askeri birer birer dirilmeye ba�lad�lar. Ancak Girakon'un hayats�z vücudu bir türlü dirilmiyordu. çaresizlik ve öfke içinde Akara, tüm kudretini kullanarak bütün enerjisini Girakon'un hareketsiz vücuduna odaklad�. Bedeli ne olursa olsun Akara, Girakon'u ölumün karanl�k pençelerine b�rakmamaya kararl�yd�.

    Carnac'�n yuzeyinin binlerce metre alt�nda, Ronark'�n hapisi tamamlanm��t�. Hapisin duvarlari basit kayalar ve ta�lardan yap�lm�� olmas�na ra�men küçük, büyük her ta� parças� Ronark'�n hapisinden kaç���n� imkans�z k�lmak için adeta bilinçli bir çaba ile çal�s�yordu. Ronark, inan�lmaz gücünü kullanarak devasa kaya parçalar�n� toz ve dumana çevirdikce, yeralt�nda tüm �ehirleri kapsayabilecek büyüklükte delikler açt� ancak saniyeler icinde Ronark'�n yok etti�i kayalar ve ta�lar tekrar yarat�lan bo�luklar� doldurup Ronark'� geri hapsediyordu. Akara'n�n yaratt��� hapis mükemmeldi.

    Zaman içinde Ronark, hapisinin bekçilerinin dikkatini çekmeden k�sa bir süreli�ine de olsa yeryüzü ile ba�lant� kurmay� ba�ard�. Bu k�sa ba�lant�lar s�ras�nda Pathos'un takipçileri ile irtibat kurup, Carnac da olup bitenlerle ilgili haber al�yordu.

    Akara'n�n Girakon'u diriltme çabalar� en sonunda meyvesini verdi. Girakon tekrar ölümlüler aras�nda bir ölümsuz olarak yürümeye ba�lad�. Ancak Girakon eski kudretini kaybetmi�ti. Vücudu ya�l� ve zay�ft�. Ronark'�n ölümünden önceki hayat�ndan kalan parça parça an�lar� belirsizlik ve karga�a ile doluydu. Ronark'a kars� hisseti�i nefretten geriye hic bir �ey kalmam��t�. Baz� rüzgars�z gecelerde, Girakon uzaklardan gelen bir ca�r� hissediyordu. Nedenini anlamad��� ama tan�d�k bir his onu uzaklara ça��r�yordu.

    Akara'n�n Karus'un galibiyeti için haz�rlad��� plan sade ama etkiliydi. Akara, sava�ta ölen Karus askerlerini diriltip, tekrardan El Morad askerlerinin üzerine sal�yordu. Zaman içinde, yorgun ve yaral� El Morad askerleri yava�lamaya ba�lad�. Akara, yakla�an galibiyetin heyecan� ile Karus askerlerine seslendi: El Morad'�n sonu yakla��yor! En sonunda Karus hak etti�i sayg�y�, El Morad'�n kanl� cesetlerinden alacak!

    Ronark, yer alt�ndan ba�lant� kurdu�u Pathos'un takipçilerinin yard�m� ile El Morad askerlerinin vahim durumunu duyunca, Akara'n�n neler planlad���n� anlad�. El Morad �n kurtulu�u Ronark'�n hapisinden kurtulup kurtulamamas�na ba�l�yd�. Bu kolay olmayacakt� ama Ronark biliyordu ki hiç bir hapis mükemmel de�ildi ve hapisini bir arada tutan Akara'n�n büyüsünün bir zayifl��� olmal�yd�. Ronark, hapisinin zay�fl���n� bulduktan sonra Pathos'un takipçilerinin de yard�m�yla yeralt�ndan kurtulup, El Morad'a yard�mc� olabilirdi.
  • Ba�larda, Akara’n�n amac� basitti: Karus halk�na bar���
    getirmek. Halk�na sadece onlar�n daha iyi ya�amalar�
    için, El Morad topraklar�n� ele geçirmede ve
    kendilerini korumada yard�mc� oluyordu. Art�k
    her�ey de�i�ti.

    EL Morad halk�n�n birçok kay�p verdi�i ve büyük bir
    katliamlara sahne olan ilk sava� ba�lam��t�. Sava�
    alan�nda dökülen kanlar hiç beklenmedik bir etki
    yaratt�. Akara’n�n kullanabilece�i büyük bir ya�am gücü serbest b�rak�ld� ve böylece intikam alman�n ötesinde, Akara’n�n tutkusu El Morad’�n sistematik biçimde yokolu�u olacakt�.

    Ve y�k�m ba�lam��t�. El Morad Kale duvarlar�, sava�� kaybeden bu �rk�n çökü�ünün adeta bir göstergesiydi.

    Bir gün…bir gece…Ronark hücresinde gücünü toparlamakta ve hücresinden kurtulmak için çal��maktayd�. Yava� yava�, hücresinden kurtulup yüzeye c�kmay� ba�ard� ve hemen emrindeki adamlardan geli�mekte olan olaylar� ö�rendi. Akara’n�n El Morad kales�ne do�ru hareketlendi�ini ö�renmi�ti. Bir anda heryer göz kama�t�ran bir beyazl��a büründü.

    Etraf� hissedilir bir s�cakl�k kaplad�. Ve yanma. Gözleri yan�yordu. Ronark’� rahats�z eden bu parlakl���n güne� oldu�unu farketti. Etrafta kaçmas�n� engelleyecek ne bir duvar, nede bir tuzak vard� fakat önemli olan bi�ey vard�ki o da bütün gücünün yok olmu� olmas�yd�.

    Ba��n� öne e�erek dizlerinin üstüne çöktü. Bir süre sonra arkas�ndan güle benzer karanl�k bir figür ona elini uzatt�. K�s�k bir sesle: “Gel. Yap�lacak çok �ey var. Bu ihtiyac�n olan �ey.”

    Bu el tahmin etti�inden daha sert ve kuvvetliydi ve kolayca onu havaya kald�rd�. Ve bir anda El Morad Kalelerinin y�k�lma sesleri duyuldu. Karanl�ktaki yabanc� Karus sava�c�lar�na döndü ve k�s�k bir sesle “ ��te sonunda bu oldu”

    “Akara, Logos taraf�ndan yasaklanan �eyleri yapmakta. Ac�mas�zca ve durmaks�z�n öldürmeye devam ediyor. Davran��lar� benim topraklar�mdan farketti�im kadar�yla dünyadaki ba�lant�lar� güçsüzle�tirdi.”

    “E�er Akara’dan �ikayetciysen, sana bir önerim var. Akara tahmin etti�in gibi bir tanr�ça de�il. Çok az bir güçle büyüdü ve bu güç içinde sarho� oldu. Yeni bir Carnac yaratt�; kar���k, kötü biçimlenmi�, sadece kendini yanl�zl���n� yans�tan bir dünyayd� bu. Akara için bu sava�tan ne kazanaca�� önemli de�il. Tek iste�i gelecek olan sava�larda senin halk�n�n daha zay�f bir durumda olmas�d�r. Carnac’ta ölen her sava�ç�, Karus veya El Morad, gelecek sava�larda senin kapasite olarak dayanma güçünü azaltacakt�r.”

    “Sava�” dedi karanl�k sava�c�, sesi birden de�i�ti “�ki dünya aras�ndam�?”

    “Akara’n�n yeni Carnac halk� konu�tu�umuz gibi birle�iyor ve belirsiz bir kadere do�ru yol al�yor. Kendilerini gerçek Carnac’l� olarak tan�t�p ve senin halk�n� sadece bir fazlal�k olarak bahsediyorlar. Bugunki hedefin zafer de�il. Fakat, teslim olma zaman�da de�il. Birlik ve bütünlü�ü sa�laman�n zaman�d�r.”

    Daha sonra Ronark bu karanl�k yolda��n�n ellerinin aras�ndan gücünün parlad���n� gördü. Bunun ne oldu�unu kadar, arkada�� birden firlad� ve gökyüzüne do�ru ilerlemeye ba�lad�. Karus ordusu ileriye do�ru yürüyü�e geçti.

    “Kimsin sen? ” dedi Ronark

    “Bir dost” dedi karanl�ktaki yabanc�, “elinden geleni yapmaya çal��an ki�i. Gerisi sana kalm��”

    Sava� büyük bir inlemeyle ba�lad�. Catapultlar kar�� taraftaki dü�man� öldürebilmek için harekete geçtiler. Sava� alan�n� gökyüzünden gelen binlerce ok kaplad�.Ve ard�ndan ç��l�klar ve inlemeler. Yava�ça, Karus taraf�, ladder trucklar� kaleye do�ru ilerlemeye ba�lad�. Her ölünün ard�ndan Ronark içinde kötü bir s�zlama hissetti. Akara her saniye daha güçleniyordu. Hayat�nda ilk defa Ronark kendini çaresiz hissetti. Sava� onun alan�yd� ve bu alanda üstündü. Bütünlük gerekiyordu ve yard�ma ihtiyac� vard�.
    Sonraki Bölüm

Warning: Unknown: open(C:\tmp\sess_sb8rqv51a1crjt3bljn82q1so4, O_RDWR) failed: No such file or directory (2) in Unknown on line 0

Warning: Unknown: Failed to write session data (files). Please verify that the current setting of session.save_path is correct (C:\tmp) in Unknown on line 0